Son zamanlarda, Trump'ın Federal Rezerv (FED) ve Başkanı Powell'a yönelik bir dizi eylemi geniş bir takip et yarattı. Bu eylemler arasında sözlü tehditler, Federal Rezerv binasının bütçesini sorgulama, yandaşlarını yönetim kuruluna yerleştirme ve hatta yeni lider adayları arayışına girme yer alıyor. Ancak, bunlar basit bir karşıtlık değil, dikkatlice planlanmış bir stratejidir.
Trump'un gerçek hedefi, sadece 25 baz puanlık bir faiz indiriminden çok daha fazlasıdır. Bir işadamı olarak, doğası onu daha fazlasını elde etmeye itiyor. Faiz indirimine giden kapı açıldığında, hedefi bu süreci hızlandırmak ve mümkün olduğunca faiz oranlarını düşürmek olacaktır, böylece ekonomiyi ve sermaye piyasalarını canlandırabilir.
Powell bunun farkında olduğu açık ve bu da neden daima temkinli bir tutum sergilediğini açıklıyor. Federal Rezerv (FED) bağımsızlığını korumaya devam ediyor; politik baskılarla karşılaşsa bile kolayca taviz vermemesi, işte bu tür bir düşünceden kaynaklanıyor.
Son günlerde, Maliye Bakanı'nın konuşması önemli bilgiler de ortaya koydu - Wall Street'te beklenen sadece ılımlı bir faiz indirim değil, daha radikal bir gevşeme politikası. Bunun arkasında, hükümet açığının yeniden büyük ölçüde artabileceği anlamına gelebilir.
Aslında, bu sadece para politikası düzeyinde bir mücadele değil, aynı zamanda siyasi irade ile sermaye piyasası çıkarları arasında bir oyun. Trump'ın hırsı bir faiz indiriminden ibaret değil; amacı, bütün ekonomik döngünün yönünü etkilemek.
Bu mücadelenin sonucu, Amerika Birleşik Devletleri ve hatta küresel ekonomi üzerinde derin bir etki yaratacaktır. Nihai sonuç ne olursa olsun, bu, siyasi, ekonomik ve finansal arasındaki karmaşık etkileşim ilişkisini gösteren, ekonomik tarih açısından takip etmesi gereken önemli bir vaka haline gelecektir.
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Son zamanlarda, Trump'ın Federal Rezerv (FED) ve Başkanı Powell'a yönelik bir dizi eylemi geniş bir takip et yarattı. Bu eylemler arasında sözlü tehditler, Federal Rezerv binasının bütçesini sorgulama, yandaşlarını yönetim kuruluna yerleştirme ve hatta yeni lider adayları arayışına girme yer alıyor. Ancak, bunlar basit bir karşıtlık değil, dikkatlice planlanmış bir stratejidir.
Trump'un gerçek hedefi, sadece 25 baz puanlık bir faiz indiriminden çok daha fazlasıdır. Bir işadamı olarak, doğası onu daha fazlasını elde etmeye itiyor. Faiz indirimine giden kapı açıldığında, hedefi bu süreci hızlandırmak ve mümkün olduğunca faiz oranlarını düşürmek olacaktır, böylece ekonomiyi ve sermaye piyasalarını canlandırabilir.
Powell bunun farkında olduğu açık ve bu da neden daima temkinli bir tutum sergilediğini açıklıyor. Federal Rezerv (FED) bağımsızlığını korumaya devam ediyor; politik baskılarla karşılaşsa bile kolayca taviz vermemesi, işte bu tür bir düşünceden kaynaklanıyor.
Son günlerde, Maliye Bakanı'nın konuşması önemli bilgiler de ortaya koydu - Wall Street'te beklenen sadece ılımlı bir faiz indirim değil, daha radikal bir gevşeme politikası. Bunun arkasında, hükümet açığının yeniden büyük ölçüde artabileceği anlamına gelebilir.
Aslında, bu sadece para politikası düzeyinde bir mücadele değil, aynı zamanda siyasi irade ile sermaye piyasası çıkarları arasında bir oyun. Trump'ın hırsı bir faiz indiriminden ibaret değil; amacı, bütün ekonomik döngünün yönünü etkilemek.
Bu mücadelenin sonucu, Amerika Birleşik Devletleri ve hatta küresel ekonomi üzerinde derin bir etki yaratacaktır. Nihai sonuç ne olursa olsun, bu, siyasi, ekonomik ve finansal arasındaki karmaşık etkileşim ilişkisini gösteren, ekonomik tarih açısından takip etmesi gereken önemli bir vaka haline gelecektir.